Suriyeli bir fırıncı yamağı 60’lı yıllarda 14 yaşından 17 yaşına kadar günlük tutuyor. O ve ailesi Hıristiyan azınlığa mensup ve birçok farklı ulus, kültür ve dinin bir arada yaşadığı Şam’da bir kenar mahallesinde oturuyor. Burada yaşanan gündelik olaylar günlüğünde yer bulsa da her genç gibi onu da en çok meşgul eden geleceğe dair hayalleri, ilk aşk heyecanları, sık sık çatıştığı ailesi ve çok sevip çok etkilendiği arkadaşları oluyor.
Rafik Schami, genç bir insanın bakış açısından Şam’daki yaşamı, siyasal durumu ve o baskı koşullarında bir şeyleri değiştirmenin belki de tek yolunu aktarıyor: Fırıncı genç, yasalara ve baskılara inat, özgürlüğünü ve hayatını riske atarak, arkadaşlarıyla birlikte gizli bir gazete kurup hayalindeki mesleğe soyunuyor…
Komşumuz Suriye’nin dünden bugüne tarihini ve yıkıcı bir savaşla sonuçlanan siyasal kaderini anlamayı kolaylaştıran bu çarpıcı roman, umudu diri tutanın daima cesaret ve direniş olduğunu gözler önüne seriyor.
Sözlü anlatım geleneğinden ve masallardan beslenen Rafik Schami, kalemini konuştururken asla didaktik ya da mesaj odaklı bir tarza meyil etmiyor. Okur, en samimi dert ve sevinçlerini, en gizli duygularını, en karmaşık, en tutkulu düşüncelerini aktaran genç bir insanın sahici sesinin peşine takılıyor. Zaman zaman araya yaşlı faytoncu Salih’in ya da mahalledeki delinin anlattığı hikâyeler, şiirler karışıyor. Yazar, günlük notlarını, masalları ve hikâyeleri kendine has üslubuyla harmanlayarak okurunu Şam’ın arka sokaklarına kaçırıyor. Burada burnumuza baharat kokuları karışıyor, pazarda çığırtkanların sesini duyuyor, bir cenaze merasimini engelleyen askerleri görüyoruz. Tabii başta kadınlar olmak üzere onlara karşı direnenleri de…
Derken ürperiyor ve “ne kadar da benziyor” diye düşünürken yakalıyoruz kendimizi… Ama Bir Avuç Yıldız’ın bize fısıldadığı bir şey daha var: Umudu yaşatan ve çoğaltan direniştir!