Keçinin Ay’da ne işi var? Neden kızarmış yumurta ve rokaya bayılıyor? Zaman niye durmuş ya da saatler neden hep dokuzu çeyrek geçe gösteriyor? Hiçbir fikrimiz yok. Zaten Ay’daki Keçi ya da Anı Yaşamak, aşırı mantıklı sorularla hayal gücünün önüne bariyer örenlere göre değil. Onun yerine gökten düşercesine, bir keçinin ay tozu, kraterler ve ‘düz dünya’dan gelen nesnelerle dolu gündelik yaşamına karışmaya hazırlanın. Anın mutluluğunu yakalamak için keçinin peşine takılıp yıldızların fısıltılarına kulak kabartın, okyanusun tadına bakın, balık türlerini unutmamak için resimlerini yapın… Peki, tüm cesaretinizi toplayıp kötü anı mezarlığına dönüşen karanlık kratere inmeye var mısınız? Bu felsefi macerada, hayatın çılgınlıklarına dinginlikle yaklaşan bir keçinin bilgeliğini keşfetmekle kalmayacak, korkunun, onunla yüzleştiğinizde kaybolduğunu da göreceksiniz.
Ay’daki Keçi ya da Anı Yaşamak, bazıları sinemaya da uyarlanan çok ödüllü romanlarıyla kendinden söz ettiren Alman yazar Stefan Beuse’nin ilk çocuk kitabı. Almanya Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Akademisi’ne göre “yaşamımızı ve eylemimizi yansıtan” ve okuru “felsefe yapmaya iten” kitap, Sophie Greve’nin olağanüstü akvarelleriyle canlanan bilge bir keçinin duyarlılık, cesaret ve hayal gücü ile örülü çılgın ay macerasını konu ediyor. Hep dokuzu çeyrek geçe gösteren, durmuş bir saat aya düştüğünden beri keçi anı yaşıyor. Bu yüzden olsa gerek en kötü anın bile en iyi yanını bulmaya çalışıyor. Ama hayat yan yana dizilen anlardan ibaret değil. Bazen hayatla baş edebilmek için kendimizle yüzleşmek pahasına içimizdeki karanlık kratere bakmak gerekiyor…
Çocukların sınırsız hayal gücüne güvenen Ay’daki Keçi ya da Anı Yaşamak, Ay’da yaşayan bir keçi kadar alışılmadık bir kitap. Çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatında ferah bir soluk etkisi yapan eser, çılgın buluşları, eğlenceli dili, felsefi derinliği ve sıra dışı çizimleriyle küçük-büyük herkese unutulmaz bir okuma deneyimi vaat ediyor.
Arka Kapak:
Ay’da tek keçi var. Haliyle canının her istediğini yapabiliyor. Ağzını tıka basa roka dolduran da ay tozuna resim çizen de daima tam ruh haline uygun tişörtler giyen de o. Her şeyden önce anın tadını çıkarıyor. Ay’a sürekli bir dolu şey düştüğünden sıkılmaya fırsat kalmıyor. Keçi içlerinden güzel ve yararlı olanlardan kendine bir hayat kurarken, onu huzursuz edenleri doğruca Ay’ın en derin kraterine atıyor. Ta ki onu korkularıyla yüzleşmek zorunda bırakan şu kocaman gizemli nesneyle karşılaşıncaya dek…
Hayatın derin anlamlarına dair bilgeliklerle dolu bu kitap, hâlâ şaşırmayı bilen, küçük büyük herkesi felsefi bir maceraya çıkarıyor.
“Bir başucu kitabı –rafa kaldırılamayacak kadar değerli!” Tagesspiegel
“Bu kitap öylesine muhteşem ki! İnsan bulunduğu yer ve noktada nasıl mutlu olabilir,
korkuyu nasıl aşabilir gibi sorulara dair bilgeliklerle dolu… İllüstrasyonları da neredeyse büyülü.” Magazin Kinder
“Metin ve illüstrasyonlar okuru, yaşamımızı ve eylemimizi yansıtan ve bizi keçiyle birlikte
felsefe yapmaya iten şiirsel bir yolculuğa çıkarıyor.” Almanya Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Akademisi
“Küçük Prens’e yürekten bağlı tüm okurlar için.” Die Zeit online