“Bu bir soygundur!” Bankada, bankonun önünde duran Hani böyle bağırır. Ama meyve bıçağını çekmesiyle, bıçağın güvenlik görevlisi tarafından elinden alınması bir olur. Karakolda ve Çocuk Bürosu’nda ısrarla susan 12 yaşındaki Hani, genç sosyal hizmetler görevlisi Mira’nın pelüş oyuncak dolu divanında, delice eylemini, “hapse atılmak istiyorum” ile gerekçelendirir. İyi de neden?
Bunu, Benjamin Tienti’nin, Fransız-Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülen ilk gençlik romanı Salon Salam, Biri Daima Özeldir’in çarpıcı açılış sahnesinden sonra Hani’nin ağzından öğreniyoruz. Onun dobra, bazen inatçı, bazen de kırılgan ama en zor anlarda bile enerji saçan, kara mizaha meyilli sesinden dinliyoruz hikâyeyi:
Hani’nin aniden ortadan kaybolan annesi aylardan beri iş gezisindedir. Aile işletmesi Salon Salman ya da herkesin diline yapışmış haliyle Salon Salam’da berberlik yapan, işleri başından aşkın babadan öğrenebildiği bu kadardır, en azından. Haliyle, yakın zamandan beri yeniden yatağını ıslatmaya başlayan ve anaokulunda sorunlar yaşayan küçük kardeşiyle ilgilenmek ona kalır. Mamo’ya annenin yokluğunu unutturmaya çalışan Hani, ev işlerini de omuzlar. Ancak rastlantıyla annesinin aslında gezide değil, cezaevinde olduğunu öğrenince, kolay kolay yılmayan kızın sabrı taşar. Artık yetişkinlerin ondan gerçekleri saklamasına daha fazla seyirci kalmayacaktır. Berber dükkânının arka tarafında tuhaf işler çeviren İbo Amca’nın karşısına dikilmesi de Hani’yi yıldırmaz. Başta gerçeklerin üzerine bodoslama yürüse de sonunda büyük bir cesaret, Mira’nın yardımı ve müthiş bir yaş günü partisiyle olayları hal yoluna sokmayı başarır.
Benjamin Tienti, sıra dışı bir gözlem gücüyle ve yargılamak yerine anlamayı seçen, insanları güçlü ve zayıf yanlarıyla birlikte resmeden kucaklayıcı yaklaşımıyla bu çarpıcı gençlik romanında cezaevinde ebeveyn, göçmenlik, yabancı düşmanlığı, uyuşturucu ticareti gibi yakıcı toplumsal sorunlara eğilirken, sıcak bir aile hikâyesini heyecanlı bir polisiyeyle zekice harmanlıyor. Hikâye, genç insanların sarsıcı hayat deneyimleri üzerinde düşündürürken, Barbara Jung’un esprili vinyetleri acıyı mizahla dengeleyen kitabı tamamlıyor.
Arka Kapak Yazısı:
On iki yaşındaki Hani, babası ve küçük erkek kardeşi Mamo’yla birlikte, babasının amcasıyla ortak işlettiği berber salonunun üstünde oturuyor. Baba saç keserken, İbo amca başka işler çeviriyor. Hani, kayıp annesinin cezaevinde, sorumlusunun da amcası olduğunu öğrenince çılgın bir plan yapıyor. İşler iyice sarpa sararken şansına karşısına sosyal hizmet uzmanı Mira çıkıyor ve “Salon Salam”da sonunda her şey yine, neredeyse rayına oturuyor.
2018 Alman-Fransız Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülen Salon Salam, Biri daima özeldir göçmenlik ve cezaevinde ebeveyn gibi konulara klişelere hiç başvurmadan eğilirken, bize aykırı olduğu kadar da sevgi dolu bir ailenin hikâyesini anlatıyor.